BOŞANMA ANINDA VE SONRASINDA ÇOCUKLARIN HUKUKİ HAKLARI

Ekim 26, 2017

Boşanma süreci içerisinde tarafların en fazla anlaşmazlık yaşadıkları konulardan birisi de çocuğun velayeti olmaktadır. Boşanmalarda velayet kararı verilirken hâkim açısından üzerinde durulan bir takım durumlar vardır fakat temelinde esas unsur çocuğun menfaatleridir. Hâkim çocuğun menfaatleri doğrultusunda velayeti kimin alacağına karar verir. Boşanma davasında velayet kararı verilirken tarafların da bu unsur üzerine argüman geliştirmeleri gerekir.

Müşterek çocukları bulunan eşlerin boşanması söz konusu olduğunda, eşler arasında velayet konusunda bir anlaşmaya varılamadığında, bu konudaki karar, mahkeme tarafından alınmaktadır. Velayet aslında bir temsil, çocuğu koruma kollama, bakım, gözetim, söz hakkı, eğitim, terbiye, yetiştirme, gibi çocuk üzerinde ana ve baba tarafından kullanılan birtakım hakları kapsamaktadır. İlgili yasa hükmü gereğince, ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilmektedir.


Çocuğun velayeti konusunda kendisine takdir yetkisi tanınmış olan hâkimler, çocuğun velayetinin kime verileceğine karar verirken esas unsur olarak çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmaktadırlar. Hâkimler tarafından çocuğun menfaati değerlendirilirken, hangi ebeveynin çocuğa daha iyi bir gelecek sağlayacağı, çocuğun kimi tercih edeceği ya da çocuğun ihtiyaçlarını kimin daha iyi karşılayacağı gibi unsurlar göz önüne alınarak değerlendirme yapılmaktadır.

Hâkim tarafından velayetin kime verileceğine karar verilirken dikkate alınacak hususlarda bir diğeri ise çocuğun yaşıdır. Zira henüz anne bakımına muhtaç olan bir çocuğun anneden alınarak babaya verilmesi, çocuğun sağlığı ve kişisel gelişimi açısından çocuğa büyük zararlar verebilecektir. Dolayısıyla, küçük çocuğun velayetinin kime verileceği konusunda toplumdaki genel kanı, çocuğun bu dönemde anne şefkatine daha fazla ihtiyaç duyduğudur. Buna göre;

Türk Hukuku uygulamasında, 0–3 yaşarasındaki çocukların anne bakım ve şefkatine mutlak olarak muhtaç oldukları kabul edilmektedir. 3 yaşına kadarki çocuğun velayetine karar verilirken, annenin işinin, evinin, kazandığı miktarın ve hatta yaşam tarzının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Yargıtay, istikrarlı olarak verdiği kararlarda, bu yaşlardaki çocukların velayetinin anneye bırakılmasını hükme bağlamaktadır.

Çocuğun yaşının 3 ila 7 arasında olması halinde ise, çocuğun annenin bakım ve şefkatine daha az muhtaç olduğu görülmektedir. Ancak, bu dönemleri yaşayan bir çocuğun da anneden alınarak babaya verilmesi istisna teşkil etmektedir. Örneğin, annenin çocuğun sağlığına zarar vermesi, çocuğa bakmaktan aciz olması, annenin sağlığının kötü durumda olması gibi sebepler halinde, çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilir. Burada hâkim, annelik veya babalık duygularının tatmininden öte çocuğun menfaatini dikkate alarak bir karar vermektedir.

6- 12 yaş okul çağında olan çocukların velayetinin belirlenmesinde yaş yine önem arz etse de, burada tarafların çocuğa sunacakları maddi imkânlar da ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bu noktada hâkimin değerlendirmesinde dikkate alacağı en önemli husus, hangi eşin çocuğa daha iyi bir eğitim ve gelecek sağlayabileceği olacaktır. 6-12 yaş döneminde bulunan bir çocuğun velayeti hakkında karar verilmeden önce, mahkeme, uzman bir pedagog aracılığıyla çocuğu dinleyecek ve bu şekilde çocuğun fikrine de başvurmuş olacaktır. Ancak, velayetin kime verileceği konusunda, kanun tarafından hâkime geniş takdir yetkisi tanındığından, çocuğun fikri de hâkim için bağlayıcılık teşkil etmeyecek, hâkim yine çocuğun menfaati doğrultusunda karar verecektir.

12 yaş ve üzeri dönemlerde, çocukların belirli bir olgunluğa eriştiği ve kendilerini istedikleri biçimde ifade edebilecekleri düşünülmektedir. Bu genel kanı karşısında, hâkimler de çocukların kendilerini rahatlıkla ifade edebileceklerini, yanında kalmak istedikleri ebeveynlerini seçebileceklerini düşündüklerinden, çocukları dinleyerek velayeti tayin edebilmektedirler.

Boşanma davalarında hâkim, velayet kararı verirken aklı eren çocuklara kiminle yaşamak istediğini sorabilir. Burada çocuğun kimle yaşamak istediği bir ölçüt olsa da diğer koşullarla birlikte değerlendirilir. Bunun dışında aklı ermeyen daha küçük yaştaki çocukların velayeti ile ilgili olarak hâkim çocuğa direk sorular yöneltmese de psikologlar tarafından alınacak raporlar, çocuğun velayeti konusunda belirleyici olabilmektedir. Örneğin babanın ya da annenin şiddet eğilimi içerisinde olduğu psikolog tarafından çocuğa uygulanan testlerle ortaya çıkarılabilmektedir. Böylesi bir durumda hâkim çocuğa direk soru sormasa da psikolog raporu doğrultusunda velayet kararı verebilmektedir.

You Might Also Like

0 yorum